Sıkça Sorulan Sorular (SSS)
Sorular ve Cevaplar
Çotanak markasının, fındığın daldaki yeşil halinden esinlenerek isimlendirildiği doğrudur. Ancak, fındık yağında dünyanın lider fındık yağı markası olan Çotanak, fındık yağının yanında, ayçiçek, soya, mısır, kanola ve aspir yağlarını üretir.
Çotanak ayrıca ayçiçek yağı ile fındık yağının en ideal birleşiminden oluşan İdeal Yağ’ı, omega 3 açısından zengin olması için özellikle tasarlanmış olan Çotanak Omega 3 Yağ’ını ve ballı fındık ezmesi gibi sürülebilir ürünleri üretir.
Fındık yağı, 0,898 – 0,915 birim yoğunluk oranıyla zeytinyağı (0,910 – 0,916), ayçiçek yağı (0,918 – 0,923) ve diğer bütün yağlardan daha hafiftir.
Fındık yağı alerjen değildir. Ancak birçok yiyecekte olabildiği gibi nadiren de olsa bazı insanların fındığa alerjisi olabilir. Bu ihtimal, bazı kişilerin soya dolayısıyla soya yağına veya mısır dolayısıyla mısır yağlarına alerjilerinin olma olasılığından daha fazla değildir. Uzun zamandır birçok insan tarafından kullanılan fındık yağıyla ilgili bu güne kadar klinik bir alerji vakası kaydedilmemiştir.
Bir yağ için en önemli özellikler yanma ve donma dereceleri ile yağ asidi içerikleridir. Yüksek yanma derecesi, özellikle kızartmalarda, yağ moleküllerinin kolay bozulmasını ve kanserojen etki yapan oksidasyon ürünü serbest radikallerin açığa çıkmasını zorlaştırır. Düşük donma derecesi ise yağın vücut içinde dolaşımda iken katılaşmasını ve damar tıkanıklıklarına yol açmasını engeller.
Her yağ asidi aynı önemde değildir. Oleik asit isimli bir çeşit tekli-doymamış yağ asidi diğer yağ asitlerine kısayla insanlar için daha önemlidir. Oleik asidin faydaları arasında kötü kolesterolü düşürüp iyi kolesterol oranını yükseltmek olduğundan dolayı bu yağ asidine sahip yağlar kalp damar hastalıkları riskini en aza indirirler.
Fındık yağı, bütün yağlar arasında en yüksek yanma derecesine, en düşük donma derecesine ve en yüksek oleik asit oranına sahip yağdır.
Bitkisel sıvı yağların birçoğu genellikle sağlıklıdır. Doymamış yağ oranları yüksek olduğu için kolesterol ve trigliserit düzeyini olumlu etkilerler. Kalp-damar hastalıklarına yol açmazlar. Trans yağ asidi içermediklerinden kanserojen etki yapmazlar.
Tereyağı, içyağı gibi hayvansal kökenli yağlar ve margarinler yüksek oranda doymuş yağ ve trans yağ asidi içerirler. Kolesterol ve trigliserit düzeyini olumsuz etkilerler. Kalp damar hastalıkları ve kanser hastalıkları açısından risk oluştururlar.
Pamuk yağı, hurma yağı, Hindistan cevizi yağı ve palm yağı gibi bazı bitkisel yağlar da yüksek oranda doymuş yağ asitleri içerirler ve bundan dolayı bu yağlardan mümkün olduğunca uzak durmak gerekir.
Omega-3 çoklu doymamış yağ asitleri grubundan bir temel, yani yapı taşı olan, bir yağ asididir. Temel olmasına rağmen insan vücudu tarafından sentezlenemezler ve besin olarak vücuda alınmaları gerekir. Omega-3 ün kısa zincirli tipi olarak bilinen ALA (Alfa-Linolenic Acid) ringa, uskumru, sardalye, alabalık ve somon gibi bazı balık türlerinde, az miktarda yumurtada ve bitkisel olarak da keten tohumu yağı, kanola yağı, soya fasulyesi yağı, ceviz, balkabağı çekirdeği, kenevir tohumu yağı ve semizotunda bulunur.
Omega-6 çoklu doymamış yağ asitleri grubundan bir temel yağ asididir. Aynı omega 3 gibi, insan vücudu tarafından sentezlenemez ve besin olarak alınması gerekir. Linoleik Asit (LA) omega-6 grubu yağ asitlerinin öncüsüdür. Linoleik Asit vücutta GLA (Gamma-Linolenik Asit), DGLA (Dihomo-Gamma Linolenik Asit) ve AA’ ya (Arachidonik Asit) dönüştürülür. Normal şartlarda vücut bu dönüşümü yapabilmektedir. Fakat bazı hastalıklar bu dönüşümü azaltabilmekte veya engellemektedir. Omega 6; mısır yağı, soya fasulyesi yağı, ayçiçek yağı, ceviz, balkabağı çekirdeği ve keten tohumu yağında bulunur.
Omega-9 tekli doymamış yağ asitleri grubundan önemli bir yağ asididir fakat temel yağ asidi değildir. Oleik Asit Omega-9 grubu yağ asitlerinin öncüsüdür. Omega-9 (Oleik Asit); en fazla fındık yağında, zeytinyağında, avokado, badem, yer fıstığı, susam yağı, pecan fındığı, antep fıstığı, kanola yağı ve keten tohumu yağında bulunmaktadır. Kalp krizi ve damar sertliği riskini düşürmekte ve kanserden korunmaya yardımcı olmaktadır.
Bazı yağların içeriğinde bulunan ve yağların hidrojenizasyon işlemine tabi tutulması sonrasında veya yüksek ısıya maruz kalmaları halinde açığa çıkan, kanserojen etkileri açısından oldukça tehlikeli yağ asitleridir. Trans yağ asitleri tereyağı ve içyağı gibi hayvansal kökenli yağlar ve margarinlerde yoğun olarak bulunur.
Fındığın ağacındaki yeşil kabuklu halidir. Bahis konusu yeşil kabuk, fındığın o bilinen kahverengi sert kabuğunun dışında bulunan ve genelde içinde birkaç fındığın birden bulunduğu yeşil ve yaprağımsı kesedir. Fındık toplandıktan hemen sonra patoz adı verilen makinelerle çotanağından ayrılarak piyasaya kahverengi sert kabuklu haliyle sürüldüğünden fındığın çotanak hali Ordu, Giresun bölgesinin insanı dışında pek bilinmez.
Fındığın yağa dönüşümünü konu alan kısa filmimizde fındığının çotanak halini görebilirsiniz.
Son kullanım tarihi geçmiş yağların sağlığa direkt bir zararı yoktur. Fakat tadında bir acılaşma görülebilir. Mide rahatsızlığı yaratma riskinden dolayı bu tür yağları kullanmamak sizler için daha iyi olabilir.
Yüksek ve düşük ısı, havayla temas ve güneş ışığı yağların bekleme süresince bozulmasını hızlandırır. Bunu önlemek için, uzun süre kullanılmayacak yağların:
Güneş ışığı almayan kapalı dolaplarda,
Ağzı kapalı bir olarak,
Oda sıcaklığında
muhafaza edilmesi gerekmektedir.
Dünya Sağlık örgütü (WHO) günlük ihtiyaç duyulan kalorinin % 30′ unun yağlardan karşılanmasını, bu oranın da kendi içinde % 10 doymuş, % 10-13 tekli doymamış ve % 7-10 çoklu doymamış yağ olarak alınmasını önermektedir.
1 gr yağda 9 kcal. (kilokalori) bulunmaktadır. Kalori ihtiyacı yaşa, cinsiyete, kiloya ve günlük aktiviteye bağlı olarak değişmekle birlikte, normal bir yetişkin günlük 1500-2000 kcal. enerjiye ihtiyaç duyar. Bu verilere göre günlük 450-600 kcal.’in yağlardan karşılanması, yani 50-65 gr. yağ tüketilmesi gerekir.
Bu miktarın yaklaşık 3/1′i alınan gıdaların birleşiminde var olduğundan dolaylı olarak alınır. Bu şekilde gıdalarla alınan yağların çoğunluğu doymuş yağlardır. Bu durumda kalan 40 gr. yağın da 20-26 gramı tekli, 14-20 gramı çoklu doymamış yağ asitleri olarak, yemeklere ve salatalara dışarıdan eklenerek doğrudan alınması gerekir.
Hiçbir diyet yağsız olmamalıdır. Bitkisel sıvı yağlar vücut için önemlidir. A,D, E ve K vitaminleri yağda eridiğinden yağlarla alınması gerekir.
Yağların yapılarında C (karbon) ,H (hidrojen), O (oksijen) ve N (azot) gibi elementler bulunur. Bu elementler belirli şekillerde bir araya gelerek yağlarda bulunan yapıtaşları olan yağ asidi ve gliserolü oluşturur. Yağlar 1 gliserol ve değişik sayılarda yağ asidi bloklarının birleşmesinden oluşur.
Yağ yapısında bulunan karbon atomları, yağ asidinin yapısına bağlı olarak 1 ya da 2 elektronunu komşu atomlarla paylaşır. Doymamış yağlardaki yağ asitlerinin en az bir karbon atomu komşularıyla 2 elektron paylaşır.
Doymamış yağlar kendi aralarında elektron paylaşım sayılarına göre ikiye ayrılırlar. Eğer doymamış yağdaki karbon atomlarından sadece bir tanesi 2 elektron paylaşmışsa, bu yağa tekli doymamış yağ denir. Eğer birden fazla karbon atomu 2 tane elektron paylaşmışsa buna çoklu doymamış yağ denir.
Fındık yağı ve zeytinyağı tekli doymamış yağlara örnektir. Bu yağlar kalp damar hastalıklarına karşı koruyucudurlar. Vücuttaki genel kolesterol miktarını azaltırken kötü kolesterol olarak bilinen LDL’nin kandaki oranının azalmasına ve iyi kolesterol olarak bilinen HDL’nin oranının artmasına neden olurlar. Kansere karşı koruyucudurlar.
Soya yağı, ayçiçek yağı ve mısır yağı çoklu doymamış yağlara örnektir. Çoklu doymamış yağ oranı yüksek olan yağlar kalp ve damar hastalıklarını önlerler. Hipertansiyon tedavisinde yararlı etkiye sahiptirler. Kansere karşı koruyucudurlar ve vücuttaki genel kolesterol miktarını azaltırken kötü kolesterol olarak bilinen LDL’nin kandaki oranının azalmasına ve iyi kolesterol olarak bilinen HDL’nin oranının artmasına yardımcı olurlar.
Yağların yapılarında C (karbon), H (hidrojen), O (oksijen) ve N (azot) gibi elementler bulunur. Bu elementler belirli şekillerde bir araya gelerek yağlarda bulunan yapıtaşları olan yağ asidi ve gliserolü oluşturur. Yağlar 1 gliserol ve değişik sayılarda yağ asidi bloklarının birleşmesinden oluşur.
Yağ yapısında bulunan karbon atomları, yağ asidinin yapısına bağlı olarak 1 ya da 2 elektronunu komşu elementlerle paylaşır. Eğer gliserole bağlı yağ asitlerinden hiçbirinin karbon atomu 2 elektron paylaşmamışsa bu yapıya doymuş yağ denir.
Doymuş yağlara örnek olarak margarin ve tereyağı verilebilir. Doymuş yağlar genellikle doymamış yağlara göre daha uzun yaşarlar, oda sıcaklığında katıdırlar ve depolamaları kolaydır. Fakat sağlık açısından doymamış yağlara göre çok daha fazla tehdit unsuru içerirler. Bunun en iyi bilinen örneği doymuş yağların damar tıkanıklığına yol açmalarıdır.
Henüz bir alternatif bulunamamıştır ????